'Lice davası hakikate vesile olsun'

İzmir'de 1 Nisan'da başlayacak olan Lice Katliamı Davası'nın avukatı Yunus Muratakan, çözüm süreci ile birlikte gündeme gelen Hakikatleri Araştırma Komisyonu tartışmalarına dikkat çekti.

İzmir'de 1 Nisan'da başlayacak olan Lice Katliamı Davası'nın avukatı Yunus Muratakan, çözüm süreci ile birlikte gündeme gelen Hakikatleri Araştırma Komisyonu tartışmalarına dikkat çekti, "Lice Katliamı Davası, hakikati araştırmak için ilk fırsat olarak değerlendirilsin. Bu dava üzerinden hakikati açığa çıkartalım" dedi.

15 köylü ile tuğgeneral Bahtiyar Aydın'ın öldürüldüğü "Lice Katliamı Davası"nın duruşması 1 Nisan'da İzmir'de başlayacak. Zamanaşımını dolacağı gün açılan ve aylardır kent kent gezen davada, iki asker sanığın ilk kez hakim karşısına çıkması bekleniyor. 

Kürt halkına karşı "kirli savaş konseptinin" en ağır bir biçimde uygulandığı 1993 yılının 22-23 Ekim günlerinde devlet, Lice'de katliama imza attı. 

22 Ekim 1993 tarihinde Lice merkezinin PKK tarafından basıldığı iddia edildi, ardından o günlerde Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı olarak görev yapan Tuğgeneral Bahtiyar Aydın; dönemin Jandarma Asayiş Kolordu Komutanı Hasan Kundakçı ve yardımcısı İlker Başbuğ tarafından Lice'ye gönderildi. 

İddialara göre, Bahtiyar Aydın, ilçe merkezinde PKK ile yaşanan çatışmada karakol bahçesinde bir keskin nişancının kullandığı "kanas" marka silahtan çıkan kurşunla kafasından vurularak öldürülmüştü. 

Lice için yıkım da bu cinayetin ardından yaşandı.

 

Tarihe "Lice Katliamı" olarak geçen iki gün boyunca, Lice merkezi ve köyleri 48 saat boyunca ağır silahlarla tarandı. İlk gün, kentin sokakları, camileri, okulları ve belediye binası içinde insanlar olmasına rağmen bombalandı, yakıldı. Lice'den geriye yanık evler, dumanlar, kan ve gözyaşı kaldı.

Kentin bir hafta boyunca tüm dünya ile iletişimi kesildi. Günlerce Lice'den haber alınamadı. 

Sonuçta, Tuğgeneral Bahtiyar Aydın ile birlikte 5'i çocuk, 1'i öğretmen 16 kişi öldürüldü. 

22 YILDIR GELMEYEN ADALET

Katliamın ardından adalet mücadelesi yürüten Lice halkının, tüm girişimleri sonuçsuz kaldı. Zamanaşımı süresinin dolacağı gün Diyarbakır Savcılığı'nın hazırladığı iddianame Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Dönemin JİTEM komutanı Tuncay Yanardağ ile dönemin Diyarbakır İl Jandarma Komutanı Eşrep Hatipoğlu hakkında dava açıldı. İddianamede, sanıklar hakkında "taammüden öldürme", "halkı isyana ve birbirini öldürmeye teşvik", "cürüm işlemek üzere teşekkül oluşturma" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet hapis ile 24 yıla kadar hapis cezası istendi.

Ancak bu kez dava başlayamadı, iki kez sürgün edildi. İlk olarak "sanıkların güvenliği" gerekçesiyle Eskişehir Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi. Ancak, Eskişehir'de "özel yetkili mahkeme" olmadığı anlaşılınca dava İzmir'e taşındı. Ancak dava İzmir'de bir türlü başlayamadı. Sanıkların, "HSYK yargılama izni vermeli" talebi üzerine dosya yeniden Yargıtay'a gitti. Yargıtay ise talebi reddetti, dosyayı İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdi.

BAHTİYAR AYDIN'I DEVLET ÖLDÜRDÜ

İddianamede, o günlerde devletin kullandığı şiddete eleştirel yaklaşan Bahtiyar Aydın'ın devlet tarafından katledildiğine dair güçlü delil ve tanıklıklar yer aldı. 

Devlet hem askerinden kurtulmuş hem de bu cinayeti katliamın gerekçesi yapmıştı.

Tanıklardan İsmail Kiraz, taburun karşısında özel timlerin kaldığını anlattı, "Bahtiyar Aydın Paşa'nın tabur kapısında vurulması imkansız. Taburun kapısı avluya bakıyor, arka kısmı da dağa. Ama dağdan taburun kapısı görünmüyor, diğer tarafı ise ova. Tabur kapısını gören yatılı ilköğretim bölge okulu (YİBO) vardı. Ancak oradan vurulabilirdi. Orada Bolu ve Kayseri'den gelen özel eğitimli askerler kalıyordu" dedi. 

Katliama tanık olan Nevzat Özbahçıvan, sürekli tek taraflı bir ateşin söz konusu olduğunu belirtti. Özbahçıvan, katliam gününe ilişkin şunları söyledi: "1-2 saat Lice Çarşısı tarafına taburdan yoğun ateş edildi, karşı ateşi görmedim. Helikopter geldi, o da havadan ateş etmeye başladı. Bu sırada yanımdaki üzüm sepetine bir tank topu değdi, üzümler havaya uçtu. Ben yerimden kalkmadım. Üç saat sonra 3 Kobra helikopter ile 6 zırhlı araç taburdan çıkarak evleri taramaya başladı. Saatler ilerledi ama yoğun ateş sesi geliyordu. Sokakta görülen vuruluyordu. Okuldan çıkıp kaçan bazı öğrenciler ateş altında kaldı. Akşama doğru silah sesleri susunca koşarak eve girdik. Aydın Paşa'nın vurulduğunu duyduk. Kanasla vurduklarını söylediler. Ama taburun önünden kanasla vurulması imkansızdı. Evler tarandıktan sonra karanlığın çökmesiyle iş yerlerini ateşe verdiler. Ali Şanlı adında bir kişi evine gitmek isterken vuruldu. O gün ilçede PKK'lı görmedim."

1 NİSAN'DA SANIKLARLA İLK KARŞILAŞMA OLABİLİR

Dava, 1 Nisan'da İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlayacak. Sanıklar Yanardağ ve Hatipoğlu'nun ilk kez hakim karşısına çıkması bekleniyor.

Katliama bir çocuk olarak tanık olan ve bugün avukat olarak duruşmaya katılan Yunus Muratakan, "Zamanaşımının dolacağı gün dava açıldı. 20 yılda soruşturma kovuşturma aşamasına geldi. Ancak, aylardır yargılamanın başlamasını bekliyoruz. 1 Nisan'da yargılama başlamış olacak. Eğer sanıklar duruşmaya gelirse, biz ilk kez sanıklarla yüz yüze gelmiş olacağız" dedi.

Lice'de yaşananları hatırlatan Avukat Muratakan, çözüm süreci kapsamında gündeme gelen Hakikatleri Araştırma Komisyonu tartışmalarına dikkat çekti, "Lice Katliamı Davası, hakikati araştırmak için ilk fırsat olarak değerlendirilsin. Bu dava üzerinden hakikati açığa çıkartalım" dedi.