PAJK: 4 Nisan’ı Önderliğin fiziksel özgürlüğünü sağlamanın mücadelesine çevirmeliyiz

PAJK Koordinasyonu yaptığı açıklamada, "4 Nisan Amara yürüyüşünü demokratik kurtuluş, özgür yaşam gününe ve Başkan Apo’nun fiziksel özgürlüğünü sağlamanın mücadelesine çevirmeliyiz" dedi.

PAJK Koordinasyonu Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın doğum günü olan 4 Nisan’a ilişkin yaptığı açıklamada, “4 Nisan Amara yürüyüşünü demokratik kurtuluş, özgür yaşam gününe ve Başkan Apo’nun fiziksel özgürlüğünü sağlamanın mücadelesine çevirmeli ve direnişin yükseltildiği gün temelinde karşılamalıyız” dedi.

Yazılı bir açıklama yapan Kürdistan Özgür Kadın Partisi (PAJK) yaşamın bir yeşil nehir kadar coşkulu ve çöl sarısı kurak topraklar kadar ölü ikilemler ile amansızca belirlendiği Kürdistan’ın Urfa toprağında, gerçeğin ölümüne karşı gerçeğe uyanışın tarihsel ayaklanmalar halinde yaşandığını belirtti.

“Hakikat hem Fırat’tır hem susuz topraklardır burada; İştar’ın soyundan gelen kadın ve erkeklerin kırmızı başlıklarını kuşanıp ateşi ve güneşi adalet sözleşmesinin koruyucusu ilan ettiği kızıl dağ uzak bir rüyaydı. İyilik ve kötülük, güzel ve çirkin, aydınlık ve karanlık arasında temel seçimde bulunma kabiliyeti olan Avesta’yı koruyan Kawalar bir hülyaydı. Zerdüştün ‘Biz, kadınları barındıran şu yere, Senin olan bizi ve şu kadınları taşıyan şu yere ibadet ederiz, Ey Ahura’ fikri bir hatıra bile değildi; geriye sadece ‘ya Star’ diye bir yakarış ve bir de Üveyş kalmıştır o kadar. Kürt kimliğinin ruhunun ozanı katledilmiş, kadın gerçeği unutulmuş, emek ihanete uğramıştır. Zaman dünyanın büyüsünü kaybettiği, varoluşun yok sayıldığı ve kendini inkârın tek seçim olduğu bir zamandı. Başkan Apo’nun 4 Nisan’da içine doğduğu lanetli gerçekliğe karşı varlığı yeniden oluşturma ve varoluşu gerçekleştirme arayışı bir yeni uygarlık doğuşunu gerektirmiştir. Çünkü çelişkiler devletçi uygarlığın yapısal krizinin odaklandığı mekânı tarihlemektedir. Sorunlar çözümünü yeni bir uygarlık doğuşunda aramaktadır. Yol, yöntem, bilinç oluşumları ve hakikat edinmenin düşünce tarzları köklü sorgulamalardan geçecek, yaşam köklü yenilenecek ve hakikat ayaklanmaları yaratılış anların da yaşanacaktır” denilen PAJK Koordinasyonu açıklamasında, kan davalı aileden Hasan Bindal ile kurulan arkadaşlığın ve kan hukukuna karşı heval hukukunu mücadeleyle savunmasının Öcalan’ın devletçi uygarlığa karşı ilk isyanı olduğu belirtildi.

Özel mülkiyet hırsının kardeşlik hukukunu bozduğu ve kardeş katlının başladığı yerin Urfa olduğu da ifade edilen açıklamada şunlara dikkat çekildi: “Kabil Habil’i iktidar ve devlette tek olmak, sermayesine el koymak için burada öldürmüştür. Heval Önderlik toplumsallığın da ‘Aynı’ ve ‘Birlik’ olmanın, ortak düşünce ve eşit yaşamda direnişin, mülksüzleşmenin, sınıfsızlaşmanın adıdır. Heval hukuku demokratik uygarlığın ilişki biçimi ve ahlaki ölçüsü olarak bu dönem şekillenir; Önderlik Heval’dir. Arkadaşlıklarının milliyet ve kabile temelli belirlenememesinin kökleri Hamza ile kurduğu arkadaşlığın kendisindedir. Sınıfsal uygarlığa karşı demokratik toplumu kardeşlik kanunu temelinde başlatmak bir tarihsel çatışmanın başlangıcıdır. Haki Karer ile Heval olma bu ilkenin demokratik ulus hukuku temelinde hayat bulmasıdır ve arkadaşlık anısına bağlılık PKK efsanesini gerçekleştirmesine yol vermiştir. Bilgi ile ilişkisinin arasına ahlaki ilkeyi yerleştirerek gerçeği sezen Önderlik, ahlaki ilkeden yoksun bilginin hakikatten uzaklaşma olduğunu öğretir. Ve 2. Doğuşunu bu esaslarda gerçekleştirir.

‘KAPİTALİST UYGARLIĞA KARŞI ÖCALAN’IN DOĞUŞU YENİDEN DİRİLİŞTİR’

Tarihin sunduğu tek imkânsızlık, hatıranın görüntüsünü vermediği tek unutulmuşluk olan kadın ile heval olamamak Önderliksel doğuşun ilk çelişkilerinden biridir. Ataerkil toplumun kadını mülkleştiren, köleleştiren ve özgür yaşamı katleden düzeyine karşı kadın ile yoldaşlığı ısrarla geliştirmiştir. İyi ruh için iyi anılar gerekmektedir. Kadın ile yoldaşlığı imkânsız kılan tüm kötü anılar ve kötü ruhlara karşı iyi anılar iyi ruh ve iyi hatırlama temelinde yaklaşır ve iyi düşün, iyi hatırla, iyi hatırlat kadın ile arkadaşlıkta bir önderlik özelliği olarak gelişir. Kadını şeytanlaştırma tarihine kadının tanrıçalığı tarihi ve düşüncesi ile cevap verir. Kadın tarihini ve toplumunu PKK ve PAJK’ta açığa çıkarma, kadının özgün ve özerk parti, ordu, kongre, toplumsal sistem örgütlenmeleri ile mülkleştirme, iktidar altına alma düzeyinden çıkarma mücadelesini verir. Bu mücadele ilerde paradigma değişiminin temel ilkesi olur. Sınıfa ve ulusa dayalı kurtuluş modellerini devletçi uygarlık çözümü olduğunu belirten Önderlik, kadına dayalı toplumsal kurtuluş yaklaşımını demokratik sosyalizm anlayışına kavuşturur. İktidar, sınıf ve devlet karşıtlığını beş bin yıllık egemen erkek uygarlığını aşma temelinde derinleştirir ve demokratik uygarlığı kadına dayalı geliştirerek alternatifleştirir.”

Kürdü ve Kürdistan’ı yalnızlığa mahkum etmek isteyen ve yaşamını bir mezar yerine çeviren kapitalist uygarlığa karşı Öcalan’ın doğuşunun yeniden diriliş, özgürlük coşkusu ve yaşama uyanış olduğu da söylenen açıklamada, “Bilgelerin ve güzellerin şahitliğinde ateşe verilmiş toprağın kalbine mırıldanan Apo’culuk aşkın doğasına dönüşür. Dağ başlarını inancın ateşine sunak yapan ve özgür tercihi ibadet kılan Zerdüştî yürüyüş, karanlığın matemini sıyırır ve yenilmez iyilik tanımına ulaşır. Yoksullar, tarımcılar, çobanlar, okuyucular, sanatkârlar, ilimciler, işsizler yani toplumun gerçekleri, aradıkları hakikatlerini Önderlik de bulur. Yurtsuzlaştırılmış kadınlar kapatılmış kapıların ardında bir bilgelik edinmiştir; özgür yurt aşkın tek imkânıdır. Karanlığa sarılı kederlerini bırakmalarını sağlayacak bir tek şeyi beklemişlerdi; aşkın bilgesini. Ve kadınlar karanlıklarını terk edip özgürlüğün ve aşkın ocağına gelirler. Dünya ilham kaynağını, insan büyüleyiciliğini Apo’culuk ile yeniden kazanır. Mazlum, Mahsum, Zilan ve Sara bu büyüleyiciliğin görünümleri ve kelamı olurlar” denildi.

‘ÖNDER APO’NUN DOĞUŞ GÜNÜ KADINLARIN, HALKLARIN EZİLENLERİN DOĞUŞU OLMUŞTUR’

İki yüzyıllık Kürt ve Kürdistan gerçeklerini ve hakikatlerini dağıtıp parçalayan Türk devletinin sömürgeciliği bir halkı, bir ülkeyi mezara gömdüklerini sandıklarını da vurgulayan PAJK Koordinasyonu açıklamasında şunlara yer verdi: “Büyük yanıldılar, paradigmasal çöküş yaşadılar ve iflas ettiler. Bir önderin şahsında tarih, toplum ve düşünce, paradigmasal değişimi yeni bir uygarlık çağını açığa çıkararak gerçekleştirmiştir. Yalancı uygarlığa karşı gerçeğin uygarlığını, kölelik uygarlığına karşı hakikatlerin özgür yaşam uygarlığını yaşamında gerçekleştiren Önder Apo’nun doğuş günü kadınların, halkların, ezilenlerin doğuşu olmuştur. Üveyş Ana silik bir görüntü halindeki tanrıça kişiliğinin, uygarlığının ve toplumsallığın yeniden doğurucusu olarak analık hukukunu canlandırmıştır. Başkan Apo da bireysel doğuşunu halkının doğuşu ile tamamlama, çözümleri toplumsallaştırma diyalektiği vardır. Yaşamın evrensel birliğini ve tarihi davranışını gerçekleştirme yeteneğidir. Halkların ve devrimlerin sorunlarını insanlık problemi içinde düşünmek, insanlığın problemlerini de halkların ve devrimlerin problemlerinin toplamı olarak görmek Önderlikte işleyen yerelin ve evrenselin ilişki biçimidir. Önderlerin temel özelliği toplumsal sorunu ve toplumsal çözümü evrenselleştirme yeteneğinde olmalarıdır. Bu neden ile kapitalist modernite güçleri ve sömürgeci Türk devleti Önderliği fiziksel olarak esaret altına almış, onun şahsında Ortadoğu’da gelişen demokratik uygarlığın doğuşu, ezilenlerin özgür yaşamı engellenmek istenmiştir. Başkan Apo bu duruma karşı 3. Doğuşunu demokratik uygarlık paradigmasını oluşturarak evrenselleştirir” dedi.

4 Nisan’ın bir evrensel özgürlük bayramı, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın doğum gününün bu anlamda kutlandığı ve Üveyş Anayı da anan PAJK Koordinasyonu, şunları belirtti: “Kadınların ve halkların doğuşunu kutluyor ve bu özgürlük bayramına yediden yetmişe herkesi tüm coşkuları, sevinçleri ve renkleri ile katılmaya davet ediyoruz. Newroz nasıl ki bir uyanış ve direniş günü ise, 4 Nisan da insanlık uygarlığına uyanışın ve demokratik uygarlığa yeniden doğuşun günüdür. Bu anlamda, 4 Nisan Amara yürüyüşünü demokratik kurtuluş, özgür yaşam gününe ve Başkan Apo’nun fiziksel özgürlüğünü sağlamanın mücadelesine çevirmeli ve direnişin yükseltildiği gün temelinde karşılamalıyız. Başta Başkan Apo’ya, kadınlara ve halklara sözümüzdür: Başkan Apo özgürlüğümüzdür ve özgürlüğümüze kavuşuncaya kadar bir an durmayacağız.”